Bir Antropoloğun Merakıyla: 101 Adet Gül Ne Anlama Gelir? Bir antropolog olarak dünyayı gözlemlerken fark ettiğim şeylerden biri, insanın semboller aracılığıyla kendini anlatma tutkusudur. Dillerin ötesinde, duygularımızı taşıyan renkler, nesneler, sayıların sessiz dili vardır. 101 adet gül de bu sessiz dilin en romantik, en derin örneklerinden biridir. Ancak bu sayı yalnızca bir aşk ifadesi değil, aynı zamanda bir kültürel ritüel, bir kimlik göstergesi ve toplumsal bağ kurma biçimidir. Ritüellerin Dili: Gülün Antropolojik Yolculuğu Antropolojiye göre her toplumun ritüelleri, o toplumun duygusal evrenini yansıtır. Gül, yüzyıllardır aşkın, zarafetin ve bazen de fedakârlığın sembolü olmuştur. Ancak 101 adet gül vermek, bir ritüel…
Yorum BırakKeyifli Paylaşımlar Yazılar
Kalbim Yaralı Nereden İzlenir? Bir Edebiyatçının Gözünden Duygunun İzini Sürmek Bir edebiyatçı için kelimeler yalnızca anlatının aracı değildir; onlar, ruhun yankısını taşır. “Kalbim Yaralı” ifadesi de böyle bir yankıdır — hem acının hem direnişin adı. Bugün bu başlık bir film, bir şarkı ya da bir hatıranın izinde karşımıza çıkıyor olabilir. Ancak bir kelimeye, bir esere ya da bir görüntüye dokunmadan önce, o anlatının insanı nasıl dönüştürdüğünü düşünmek gerekir. “Kalbim Yaralı”yı izlemek, aslında bir hikâyeyi değil, bir duygunun tarihini izlemektir. Bir Hikâyenin İzinde: “Kalbim Yaralı”nın Edebî Kökleri Edebiyatın en temel sorusu şudur: İnsan acıyla ne yapar? “Kalbim Yaralı” bu sorunun sinemaya,…
Yorum BırakKelimelerin Gölgesinde: Edebiyatın Işığıyla Gölge Oyunlarına Yolculuk Edebiyat bir aynadır; insan ruhunun derinliklerini, duyguların dalgalanışını ve düşüncelerin yankısını yansıtır. Ama bazen aynalar ışığı tam olarak göstermez, sadece gölgesini anlatır. Gölge oyunları da tam olarak böyledir — kelimelerin değil, şekillerin konuştuğu, ama yine de bir romanın gücüne denk düşen anlatılardır. Bir edebiyatçı için gölge oyunları, görünmeyenle görünen arasındaki o ince çizgide kurulan sahici bir dil, bir görsel edebiyat biçimidir. Gölge Oyunlarına Ne Denir? Türk kültüründe gölge oyunlarına genel olarak Karagöz denir. Aslında bu ad, hem oyunun kahramanını hem de tüm sanat biçimini temsil eder. Klasik anlamıyla gölge oyununa hayal oyunu ya…
Yorum BırakHanımefendi İngilizce Ne? “Lady”, “Ma’am”, “Madam” Arasındaki İnce Çizgiler Gelin bu soruya birlikte yakından bakalım. Bir blog yazarı olarak dilin kalbine inmeyi seviyorum; çünkü sözcükler yalnızca çeviriyle değil, taşıdıkları duygu ve kültürle anlam kazanıyor. “Hanımefendi İngilizce ne?” diye sorduğumuzda, aslında bir hitabın, bir nezaket kültürünün ve hatta geleceğin iletişim trendlerinin kapısını aralıyoruz. Kısa cevap: bağlama göre lady, ma’am ve madam en yaygın karşılıklar. Ama gelin, bu üç kelimenin nereden geldiğine, bugün nasıl kullanıldığına ve yarın bizi neler beklediğine hep birlikte, samimi bir sohbette olduğu gibi dalalım. Hanımefendinin Kökeni ve İngilizcedeki Akrabaları “Hanımefendi”, Türkçede saygı ve zarafet çağrışımlarıyla yaşıyor; “hanım” ile…
Yorum BırakGlikoz Vücuttan Nasıl Atılır? Edebiyatın Işığında Bir Yolculuk Kelimenin gücü, bir bedenden taşan şeker gibi bazen fazlalığıyla bizi yorar, bazen de incelikle işlenmiş bir cümlede damıtılmış anlamıyla ruhu besler. İnsan bedeni nasıl ki glikozu işler, dönüştürür ve sonunda artanı dışarı atmaya çalışırsa; edebiyat da duyguların, deneyimlerin ve düşüncelerin fazlasını kelimeler aracılığıyla dışa vurur. Bu yazıda “glikozun vücuttan atılışı” meselesini bir biyokimya dersi gibi değil, bir metinlerarası yolculuk olarak ele alacağız. Beden Bir Roman Gibi Vücudu, kendi içinde örgütlenmiş bir roman gibi düşünelim. Her hücre bir karakterdir; her organ, bir alt bölüm. Glikoz bu anlatıda yan karakterlerden biridir. Bazen kahramana enerji…
Yorum BırakGidim Gidim Nasıl Yazılır? Pedagojik Bir İnceleme Giriş: Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü ve Dilin Rolü Bir eğitimci olarak, her gün öğrencilerime yalnızca bilgi aktarmakla kalmam, aynı zamanda onların düşünme, sorgulama ve öğrenme biçimlerini de dönüştürmelerine yardımcı oluyorum. Dil, bu dönüştürücü süreçte en önemli araçlardan biri. Her kelime, her cümle, bir düşünceyi, bir anlayışı, bir kültürü taşır. Peki ya bir kelimenin doğru yazılması? İşte “gidim gidim” gibi bir kavram, bu tür dilsel incelemelerle, öğrenmenin nasıl şekillendiğini anlamamıza yardımcı olur. Bu yazıda, “gidim gidim” ifadesinin doğru yazımını incelemenin yanı sıra, dilin öğrenme sürecindeki rolünü de pedagojik bir perspektiften ele alacağız. Dil öğrenmek, sadece…
Yorum BırakHamur İşi Çeşitleri Nelerdir? Geleceğin Sofralarına Uzanan Bir Lezzet Yolculuğu Hamur işi dendiğinde akla sadece börek, poğaça ya da simit geliyorsa, gelin birlikte biraz daha geniş düşünelim. Çünkü hamur işleri sadece geçmişin değil, geleceğin de mutfak kültürünü şekillendirecek güçlü bir miras taşıyor. Ben bu yazıda, geleceğe merakla bakan biri olarak sizinle biraz beyin fırtınası yapmak istiyorum. Hamurun dönüşümünü, teknolojinin, toplumun ve insan doğasının etkisiyle birlikte ele alalım. Kim bilir, belki de geleceğin böreği 3D yazıcıdan çıkacak! Hamur İşi Çeşitleri: Geçmişten Geleceğe Evrim Hamur işi, insanlık tarihinin en eski beslenme geleneklerinden biridir. Ekmekten mantıya, pizzadan çöreğe kadar her kültürün kendine özgü…
Yorum BırakDevlet Memuru Sosyal Yardım Alabilir Mi? Siyaset Bilimi Perspektifinden Bir Analiz Güç ilişkileri ve toplumsal düzen üzerine kafa yorduğumuzda, devletin şekillendirdiği toplumsal yapılar, genellikle belirli normlar ve kurallara dayanır. Bir siyaset bilimcisi olarak, her toplumda iktidar, kurumlar, ideoloji ve vatandaşlık arasındaki etkileşimin, bireylerin ve grupların yaşamlarını nasıl biçimlendirdiğini görmek önemlidir. Toplumların, kimlerin hangi haklara sahip olduğunu ve kimlerin bu haklardan faydalanamayacağını belirleyen güç dinamikleri, devletin ve diğer toplumsal aktörlerin yaptığı düzenlemelerde kendini gösterir. Peki, bu bağlamda, devlet memurlarının sosyal yardım alıp almayacağı sorusu, toplumsal yapıyı nasıl etkiler? Devlet, İktidar ve Sosyal Yardımlar Devlet, bir iktidar mekanizması olarak, sosyal yardımlar gibi…
Yorum BırakBir Sosyoloğun Merakı: Dört Kurşun Kalemle Toplumu Çözümlemek Toplum, bireylerin birbirine dokunan hikâyelerinden oluşur. Bu hikâyeleri anlamak için bazen karmaşık teorilere değil, basit ama derin sembollere ihtiyaç duyarız. 4 kurşun kalem tekniği tam da bu sembollerden biridir. Bir araştırmacı olarak bu yöntemi, insanın toplumsal konumunu ve ilişkiler ağını anlamada bir metafor olarak görürüm. Çünkü her bir “kalem”, toplumun bireylere biçtiği farklı yönelimleri temsil eder: güç, duygu, statü ve ilişki. Bu yazıda, 4 kurşun kalem tekniğini sosyolojik bir gözle ele alarak, toplumsal normların, cinsiyet rollerinin ve kültürel pratiklerin nasıl birbirine geçtiğini analiz edeceğiz. Her kalem, toplumun görünmeyen bir dokusuna işaret eder.…
Yorum BırakPestil Gibi Yere Sermek: Eğitimde Dönüşüm ve Öğrenmenin Gücü Eğitim, bir toplumun en değerli kaynağından biridir. Ancak, eğitim sadece bilgi aktarımıyla sınırlı değildir; aynı zamanda bireylerin düşünme biçimlerini, duygusal zekalarını ve toplumsal ilişkilerini de dönüştürme gücüne sahiptir. Öğrenme, bir insanı hem bireysel hem de toplumsal düzeyde yeniden şekillendirir. Bugün sizlere, dilimize yerleşmiş olan “pestil gibi yere sermek” tabirinin ne anlama geldiği üzerinden, öğrenme teorileri, pedagojik yöntemler ve bireysel/toplumsal etkiler üzerine derin bir bakış açısı sunacağım. Pestil Gibi Yere Sermek: Bir Metaforun Derinlikleri Türkçede sıkça kullanılan “pestil gibi yere sermek” deyimi, bir kişinin fiziksel ya da duygusal olarak oldukça güçsüz, zayıf…
Yorum Bırak