İçeriğe geç

Prof Dr ibrahim Gökçek kimdir ?

Aşağıda, Prof. Dr. İbrahim Gökçek’i doğrudan tanımlamaktan ziyade, siyasetin, güç ilişkilerinin ve toplumsal düzenin penceresinden onu anlamaya çalışan bir yorumla yazılmış özgün bir siyaset bilimi odaklı blog yazısı var.

Prof. Dr. İbrahim Gökçek Kimdir? — İktidar, Kurumlar, Vatandaşlık ve Mücadele Öyküsü

Gücün Gölgesinde Kimlik Arayışı: Siyaset Bilimcinin Sorgusu

Siyaset bilimcisinin ilk teması, yalnızca “kim bu kişi?” değil; “bu kişi nasıl bir güç alanı üretir, kurumlarla nasıl giriftleşir, kentte ve toplumda nasıl bir vatandaşlık vizyonu önerir?” soruları üzerinedir. Prof. Dr. İbrahim Gökçek adını soranlar, aslında hem bir bireyi hem de onun içinde yer aldığı toplumsal-siyasal yapıları merak eder. O hâlde bu yazıda, Gökçek’in biyografik sınırlarını aşarak, onun örneğinde iktidar, ideoloji ve vatandaşlık ekseni üzerine düşünce yürütülecektir.

Biyografi ve Temel Bilgiler

“Prof. Dr. İbrahim Gökçek” adı, yaygın çevrelerde rastlanan bir karışıklığı çağrıştırır. İnceleme sonucunda, “İbrahim Gökçek” adıyla bilinen en yaygın figür, Grup Yorum üyesi müzisyen ve mücadeleci İbrahim Gökçek’tir. [1] Bu kişi, akademik “prof. dr.” unvanıyla tanınmamaktadır; biyografik kaynaklar, onun sanatsal kimliğini, siyasi eylemini ve ölüm orucu sürecini öne çıkarır. [2]

Diğer yanda, “Prof. Dr. İbrahim Gökçek” adıyla arandığında, Marmara Üniversitesi’nde tıp bilimleri alanında çalışan bir “Prof. Dr. İbrahim Gökçe” ile karşımıza çıkan kayıtlar vardır. [3] Bu ad bir miktar benzerlik taşısa da “Gökçek” ile “Gökçe” arasında farklılık bulunmakta; ayrıca o kaynaktaki kişi, çocuk nefrolojisi uzmanı bir akademisyendir. [3]

Böyle bir durumda siyaset bilim için asıl soru, kamu discourses’unda kimlerin “profesör”, “mücadeleci”, “sanatçı” gibi kimliklerle öne çıkarıldığıdır. İbrahim Gökçek (Grup Yorum), ölüm orucu eylemiyle ve devletle ilişkili suçlamalarla medyatik, sembolik bir figür haline gelmiş; bu da onu sıradan bir sanatçıdan öte, toplumsal mücadele alanında merkezi bir aktör yapmıştır. [2]

İktidar, Kurumlar ve Siyasi Temsil Paradoksu

Siyaset bilimci bakış açısıyla, Gökçek gibi figürler bir karşı-idari sembol haline gelirler: devlete karşı duruşları, kurumlara meydan okuyuşlarıyla. Grup Yorum üyeleri siyasi iktidarla doğrudan çatışma içinde görülmüş; konser yasakları, kültür merkezi baskınları, cezaevi süreçleri ve yargılamalar aracılığıyla devletin kültürel ve ideolojik hegemonyasına meydan okumuşlardır. [1]

Bir figürün “müzisyen” kimliği ile “siyasi aktör” kimliği arasında kurduğu geçitler, iktidarların kurumları üzerinde zayıflatıcı etki yapar. O, salonlardan meydanlara taşan bir halk sesi olmuştur. Devlet kurumları ise — güvenlik, adalet, yargı — bu sesin sınırlarını belirlemeye çalışmıştır. Gökçek’in tutuklanması, suçlamalarla karşılaşması ve ölüm orucu eylemi, bu sınır çizgilerini göstermek açısından sembolik bir kesittir.

İdeoloji ve Direnişin Estetiği

Gökçek’in pratiği sadece müzik değildir; o aynı zamanda bir ideolojik pozisyon alandır. “Sanatla direnmek”, “müzikle itiraz etmek” paradigması onun düşünce haritasını doldurur. Bu bağlamda Gökçek, devlete, hegemonik kültüre, sansüre karşı bir alternatif estetik-ideolojik varlık üretmiştir.

İdeoloji, yalnızca parti programları ile sınırlı değildir; toplumsal hafıza, kültürel üretim biçimleri, semboller ve eylemler düzleminde de işler. Gökçek’in ölüm orucuyla sembolleştirdiği direniş, ideolojik sınırları yeniden zorlar; sanatçı ile militan arasında bir sınır bulanıklaşır.

Vatandaşlık ve Temsili Mücadele

Vatandaşlık, yalnızca yasal haklarla değil, toplumsal görünürlükle de ilgilidir. Gökçek, esasen “sessiz kalmayanın” temsili figürü olmuştur. O, merkezi otorite ile mesafeli duran, dışlanan kesimlerin sesi olmuştur. Bu nedenle, Gökçek’in biyografik hikâyesi, katılmamış yurttaşın siyasallaşma öyküsüdür.

Erkeklerin güç-strateji odaklı bakışı, Gökçek’in direnişini “mücadele alanında güç kazanımı” olarak görebilir: hapse girip çıkarak, ölüm orucuna giderek sembolik bir meydan okuma üretmek. Kadınların demokratik katılım odaklı bakışı ise, Gökçek’in eylemlerini “topluma çağrı”, “dayanışma hattı” ve “ses verme” biçimi olarak okuyabilir. Gökçek’in hikâyesi, ancak bu iki bakış açısının etkileşimiyle kavranabilir: mücadele stratejisinin estetik ve toplumsal boyutuyla birlikte.

Provokatif Sorularla Kapanış

– Bir kişi “profesör” sıfatıyla kamuoyunda anıldığında, kimlik ve meşruiyet katmanı nasıl genişler ya da sınırlaşır?

– Sanatla direniş mümkün müdür, yoksa “sanat” hegemonyanın başka bir sahası mıdır?

– Ölüm orucu gibi radikal eylemler demokraside bir hak göstergesi mi, yoksa devletin “teslim” diline zorlama mıdır?

– Bir vatandaş, devletin “susmasını” beklerken sanatçısının sesinin kesilmesini nasıl yorumlamalıdır?

Prof. Dr. İbrahim Gökçek kimdir? Belki disiplin tanımında net bir yer tutmaz. Ama siyasal sahnede, ideoloji, iktidar ve vatandaşlık ekseninde yüklenen anlamıyla — sembolik, stratejik, direnişçi bir figürdür.

Sources:

[1]: https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0brahimG%C3%B6k%C3%A7ek?utmsource=chatgpt.com “İbrahim Gökçek – Vikipedi”

[2]: https://en.wikipedia.org/wiki/%C4%B0brahimG%C3%B6k%C3%A7ek?utmsource=chatgpt.com “İbrahim Gökçek”

[3]: https://avesis.marmara.edu.tr/ibrahim.gokce?utm_source=chatgpt.com “Prof. Dr. İBRAHİM GÖKCE | AVESİS”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
prop money